COĞRAFİ,TARİHİ VE KÜLTÜREL YÖNÜYLE GÜNEY AZERBAYCAN
Güney Azerbaycan, İran İslam Cumhuriyeti’nin kuzeybatısında yer alan, Türk kültürünün derin izlerini taşıyan ve tarihsel süreçte önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir bölgedir. Bu çalışmada, Güney Azerbaycan’ın coğrafi konumunu, tarihsel gelişimini ve kültürel mirasını bilimsel bir perspektifle ele alarak, bölgenin Türk dünyası içindeki yerini ve önemini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Güney Azerbaycan, hem jeopolitik konumu hem de etnik-kültürel yapısıyla, Türk kimliğinin tarihsel sürekliliğini yansıtan bir bölge olarak Türkiye ile Türkistan’ın kara bağlantısı olan bölgedir.
Güney Azerbaycan, İran’ın kuzeybatısında, idari olarak Doğu Azerbaycan, Batı Azerbaycan, Erdebil, Zencan, Hamedan ve Kazvin, Gilan, Merkezi eyaletlerini kapsayan bir coğrafyayı içermektedir. Bölge, kuzeyde Azerbaycan Cumhuriyeti ve Ermenistan, doğuda Hazar Denizi, güneyde İran’ın iç kesimleri ve batıda Türkiye ile Irak sınırlarıyla çevrilidir. Yaklaşık 162.700 km²’lik bir yüzölçümüne sahip olan Güney Azerbaycan, jeolojik açıdan dağlık ve volkanik bir yapı sergilemektedir. Sahand, Savalan ve Karadağ gibi önemli dağ silsileleri ile Aras, Kür ve Acı Çay nehirleri, bölgenin fiziki coğrafyasını şekillendiren temel unsurlardır. Bu coğrafi konum, Güney Azerbaycan’ı Türkiye ile Türkistan arasında bir geçiş koridoru haline getirmiş, stratejik ve kültürel önemini artırmıştır.
XI. yüzyılda Selçuklular’ın göç yolu üzerinde olan Güney Azerbaycan Anadolu’nun Türkleşmesinde ve Müslümanlaşmasında önemli bir etken olmuştur. İldenizliler Atabeyliği, Harzemşahlar, Moğollar, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safeviler ve Kaçarlar gibi Türk devletleri bölgeye hâkim olmuş, Anadolu’ya kaynaklık eden bölge olmuştur. 1925 yılında Rıza Pehlevi’nin yönetimi ele geçirmesiyle Fars hâkimiyeti başlamış, bu dönemden itibaren Türk kimliğine yönelik asimilasyon politikaları uygulanmıştır.
Safevi Devleti’nin kuruluşu, Güney Azerbaycan’ın Türk dünyasındaki önemini pekiştiren bir dönüm noktasıdır. Şah İsmail’in Azerbaycan Türkçesini resmi dil olarak ilan etmesi ve Türkçe şiirler yazması, bölgenin kültürel mirasının güçlenmesine katkı sağlamıştır. Ancak, 1828 Türkmençay Antlaşması ile Azerbaycan coğrafyası kuzey ve güney olarak ikiye ayrılmış, Güney Azerbaycan İran sınırları içinde kalmıştır. Bu ayrılık, bölgedeki Türklerin milli bilinç ve kimlik arayışını şekillendiren önemli bir faktör olmuştur.
Güney Azerbaycan, Türk kültürünün yoğun bir şekilde yaşandığı bir bölgedir. Azerbaycan Türkçesi, halk arasında baskılara rağmen canlılığını korumakta ve kültürel kimliğin temel taşıyıcısı olarak işlev görmektedir. Âşıklık geleneği, bölgenin sözlü edebiyatının en önemli unsurlarından biridir. Âşıklar, destanlar ve şiirler aracılığıyla halkın tarihini, geleneklerini ve dünya görüşünü nesilden nesile aktarmış, milli bilincin sürekliliğini sağlamıştır. Şikâri Destanı gibi eserler, Türk dünyasının en uzun destanlarından biri olarak Güney Azerbaycan’ın kültürel zenginliğini yansıtmaktadır.
Bölgedeki tarım ve hayvancılık, buğday, arpa, pamuk gibi ürünlerle ekonomik yapıyı desteklerken, Tebriz, Zencan ve Kazvin gibi şehirlerde sanayi faaliyetleri gelişmiştir. Tebriz, tarihsel olarak Türk kültürünün merkezi olmuş, Safeviler döneminde başkentlik yapmıştır. Şehir, aynı zamanda İran’ın ilk modern okulu ve matbaasının kurulduğu yer olarak bilim ve kültür alanında öncü bir rol üstlenmiştir.
1925’ten itibaren İran’da Fars milliyetçiliğinin yükselişi, Güney Azerbaycan Türkleri üzerinde sistematik asimilasyon politikalarına yol açmıştır. Türkçe eğitim ve medya yasakları, kültürel etkinliklerin baskılanması gibi uygulamalar, Türk kimliğini zayıflatmayı hedeflemiştir. Buna rağmen, 1945-1946 yıllarında kurulan Güney Azerbaycan Milli Hükümeti, bu direnişin somut bir örneğidir. Günümüzde ise Traktör Spor Kulübü gibi semboller, kolektif kimlik bilincini canlı tutmakta ve kültürel direnişin bir aracı olarak işlev görmektedir.
Güney Azerbaycan, Türk dünyasının jeopolitik ve kültürel açıdan kilit bir bölgesidir. Türkiye ile Türkistan arasındaki kara bağlantısını sağlayan bu coğrafya, stratejik bir geçiş güzergâhıdır. Ayrıca, Türkistan’ın petrol ve doğalgaz rezervlerinin dünya pazarlarına ulaştırılmasında Güney Azerbaycan’ın potansiyel rolü, ekonomik açıdan da önemini artırmaktadır. Bölgedeki Türklerin milli uyanışı, Türk dünyasının bütünleşmesi ve güçlenmesi açısından kritik bir unsur olarak değerlendirilmektedir.
Güney Azerbaycan, coğrafi konumu, zengin tarihi ve kültürel mirasıyla Türk dünyasının vazgeçilmez bir parçasıdır. İran’ın asimilasyon politikalarına rağmen, bölgedeki Türkler, milli kimliklerini koruma ve geliştirme mücadelesini sürdürmektedir. Bu mücadele, âşıklık geleneği gibi kültürel unsurlar ve modern semboller aracılığıyla güçlenmekte, Türk dünyasının geleceğini şekillendirecek bir potansiyel taşımaktadır. Güney Azerbaycan’ın derinlemesine incelenmesi, Türk kültürünün tarihsel sürekliliğini ve dinamizmini anlamak için elzemdir.
Yorumlar -
Yorum Yaz